Zaman Akmıyor, Beyniniz Hikaye Anlatıyor
Saatinize bakın. Saniyenin ilerlediğini görüyorsunuz.
Şu an bu cümleyi okuyorsunuz. Her şeyin eş zamanlı, "canlı" (live) yaşandığını sanıyorsunuz.
Üzgünüm ama yanılıyorsunuz.
Biyolojik olarak "Şimdi"yi yaşamanız imkansızdır.
Şu an okuduğunuz kelime, gördüğünüz ışık ve duyduğunuz sesler; aslında çoktan gerçekleşti, bitti ve geçmişte kaldı. Siz sadece beyninizin size sunduğu gecikmeli bir yayını izliyorsunuz.
80 Milisaniyelik Gecikme (The Lag)
Nörobilimciler buna şaşırtıcı bir gerçekle cevap veriyor: İnsan bilinci, gerçekliğin yaklaşık 80 milisaniye gerisinden gelir.
Neden mi? Çünkü fiziksel dünyadan gelen verilerin işlenmesi zaman alır.
- Işık gözünüze çarpar, retinada elektrik sinyaline dönüşür.
- Sinirler bu sinyali beynin arkasındaki görme merkezine taşır.
- Beyin bu ham veriyi işler, anlamlandırır ("Bu bir araba", "Bu kırmızı renk" der).
- Ve en son size "görüntüyü" sunar.
Tüm bu işlem yaklaşık 80 milisaniye sürer. Yani parmağınızı şıklattığınızda, o sesi duyduğunuz an, aslında parmağınız çoktan şıklamış ve durmuştur. Bizler, hayatı canlı yayında değil, hafif bir gecikmeyle izleyen birer seyirciyiz.
Zaman Neden Yaşlandıkça Hızlanır?
Çocukken yaz tatilleri bitmek bilmezdi. Şimdi ise "Hangi ara Aralık ayı geldi?" diyoruz. Zaman fiziksel olarak aynı hızda akıyor (bir yıl hala 365 gün).Peki bu his neden değişiyor?
Cevap: Rutin ve Veri Sıkıştırma.
Beynimiz bir enerji tasarruf makinesidir.
Çocukken: Her şey yenidir. İlk kez denize girmek,ilk kez okula gitmek... Beyin bu yeni deneyimleri "yüksek çözünürlükte" ve detaylı kaydeder. Çok fazla veri olduğu için zaman "uzun" hissedilir.
Yetişkinlikte: Her gün aynıdır. Uyan, işe git, eve gel. Beyin "Bunu zaten biliyorum" der ve kayıt yapmayı bırakır. Günleri birleştirir.
Tıpkı bir filmde, sıkıcı sahnelerin hızlı geçilmesi (Fast Forward) gibi; beyniniz rutin anları hafızanızda sıkıştırır. Bu yüzden hayat, yaşlandıkça ellerinizin arasından kayıp gidiyormuş gibi gelir.
Ölüm Korkusu Anında Zamanın Durması
Hiç trafik kazası geçirdiniz mi veya ölümle burun buruna geldiniz mi? O anlarda her şeyin "ağır çekimde" (slow motion) gerçekleştiği söylenir. Bardak yere saatlerce düşüyor gibidir.
Bu mistik bir olay değildir; beynin acil durum modudur.
Tehlike anında Amigdala (korku merkezi) devreye girer ve beyne şu emri verir: "Her şeyi kaydet! Hiçbir detayı atlama! Hayatta kalmak için buna ihtiyacımız var."
Beyin saniyede aldığı kare sayısını (frame rate) artırır. Normalde saniyede 30 kare görüyorsanız, o an 300 kare görmeye başlarsınız. Bu kadar çok detayı işlemek, zamanın yavaşladığı illüzyonunu yaratır.
Zamanı Kontrol Edebilirsiniz
Zaman, dışarıda akan bir nehir değil, içeride (beyninizde) inşa edilen bir kurgudur. Bu, onu manipüle edebileceğiniz anlamına gelir.
Eğer hayatınızın yavaşlamasını ve dolu dolu geçmesini istiyorsanız, yapmanız gereken tek bir şey var: Beyninizi şaşırtın.
Yeni yerler görün, yeni tatlar deneyin, rutini kırın. Beyniniz "yeni veri" gördüğünde kayıt tuşuna basacak ve zamanı yavaşlatacaktır.
Zamanı durduramazsınız ama algısını genişletebilirsiniz.
Yorumlar
Yorum Gönder