İlaç endüstrisinin,insan organizmasını özellikle de kadın organizmasını bozuk bir otomobil parçası gibi tamir etme çabasını yıllardır hayretle izliyorum.Modern Farmakolojinin "bir hap yut ve sorunu çöz" mantığı,konu enfeksiyonlar olduğunda işe yarayabilir;Ancak konu "yüksek sinir faaliyeti" (higher nervous activity) olduğunda,bu yaklaşım tam bir fiyaskodur.
Neden sürekli başarısız oluyorlar?
Çünkü; patofizyolojiyi (hastalık işleyişini) temelden yanlış kurguluyorlar.
Periferik ve Santral Sistem Çatışması
Erkek cinselliği, büyük ölçüde periferik (çevresel) ve vasküler (damarsal) bir reflekstir. Pavlov'un şartlı refleksleri gibi çalışır; görsel uyaran gelir, spinal kord (omurilik) yanıt verir, kan pompalanır. Hidrolik bir mekanizmadır. Viagra denen molekül, bu hidroliğin vanasını açar. Basit bir tesisatçılık işi.
Ancak kadın cinselliği,santral sinir sisteminin (beyin) tam kontrolü altındadır.Kadınlarda libido, pelvise giden kan miktarı ile değil, beyindeki nöro-kimyasal "izin" mekanizmasıyla ilgilidir.Siz periferik sisteme (cinsel organlara) ne kadar kan pompalarsanız pompalayın,eğer Santral Yönetim (Beyin ve Limbik Sistem) "tehlike var" veya "yorgunum" diyorsa, sistem kilitlenir.
"Dominant Odak Prensibi" Beyinde o an daha baskın bir uyarılma merkezi varsa (örneğin: çocukların güvenliği, yarınki iş stresi, hayatta kalma kaygısı), cinsel uyarılma merkezi baskılanır (inhibe edilir).
"Nevroz" ve Modern Yaşamın Toksisitesi
Kadın hastalarda görülen "cinsel soğukluk" (frijidite) değildir. **"Nöresteni"**dir (Sinirsel tükenmişlik).
Kadın organizması,homeostazı (iç dengeyi) korumak üzerine evrimleşmiştir. Modern yaşamın getirdiği kronik stres, uyku bozuklukları ve sürekli "alarm durumunda olma" hali, kadınların sempatik sinir sistemini sürekli aktif tutmaktadır. Sempatik sistem aktifken (savaş veya kaç), parasempatik sistem (dinlen ve üre) devreye giremez.
İlaç şirketleri, yorgunluktan tükenmiş,kortizol seviyeleri tavan yapmış bir sinir sistemine, dopamin artırıcı kimyasallar vererek onu "kamçılamaya" çalışıyor.Tükenmiş bir ata kırbaç vurursanız, at bir süre daha koşar, sonra düşüp ölür.Bu tedavi değildir;Bu organizmaya ihanettir.
Arzu Bir "Refleks" Değil, Bir "Sentez"dir
Erkek beyni cinsel eylemi bir "deşarj" (boşalım) olarak kodlarken, kadın beyni bunu bir "sentez" olarak kodlar.Güvenlik,duygusal bağ ve fiziksel rahatlığın sentezi..
Yaptıkları deneylerde kadınların cinsel organlarında kanlanma artışı sağlıyorlar ama kadın "hissetmiyorum" diyor.Batı tıbbı buna "uyumsuzluk" diyor."Kortikal İnhibisyon" (Beyin kabuğunun baskılaması).Kadın beyni, bağlamı analiz eder.Eğer bağlam(context) güvenli değilse,biyolojik uyarılmayı bilincine taşımaz,onu tamamiyle bloke eder.
Sonuç: Reçete Nedir?
İnsanlar sadece merak ediyorlar "Kadınlar için Viagra ne zaman çıkacak?" diye soruyorlar. Cevabım şudur:Asla çıkmayacakÇünkü; kadın libidosunun anahtarı bir molekül değildir.
Tedavi protokolü farmakolojik değil, rejimseldir (yaşam düzeniyle ilgilidir):
- Sirkadiyen ritmin düzeltilmesi: Kaliteli uyku olmadan, hormonal denge (estrojen/testosteron) sağlanamaz.
- Psiko-hijyen: Zihinsel yükün azaltılması.
- Partnerin eğitimi: Erkeğin, kadının fizyolojisinin bir "aç-kapa düğmesi" olmadığını anlaması.
Bir kadına kimyasal bir hap verip "şimdi arzula" demek,bilimsel bir yaklaşım değil, kaba bir zorbalıktır.Organizma yalan söylemez.
Saygılarımla.
Yorumlar
Yorum Gönder